26 Temmuz 2013 Cuma

Hoş görü ? Hoşt görü !

Hamile kadın sokağa çıkmasınmış. En başta estetik değilmiş. İlla ki çıkmak istiyorsa beyinin otomobiliyle akşamüzeri gezebilirmiş. Şimdilerle kanatlısı, kanatsızı televizyonlardaymış. Bunun adı terbiyesizlikmiş.

Söylediklerinin neresinden tutsam dökülüyor. Anlamaya çalışalım bakalım:

Hamile kadın çıkmasın sokağa. Kadın çıksın mı? Aslında sorun başlıbaşına "kadın". Akıllarını fikirlerini kadınlarla bozmuşlar. Kadınlar ne giysin, ne giymesin, kaç çocuk doğursun, ne yöntemle doğursun, nereye gitsin, nereye gitmesin, nasıl konuşsun, nasıl otursun, nasıl kalksın... Kadın cinsi aslında çıkmasın sokağa falan. Ortada görünmesin hiç, çünkü kadın çarşaflı da olsa, hamile de olsa hiç farketmez birilerinin zihninin karanlık köşelerinde kötü şeyler yapıyor kadınlar. Zaten çoğu da cehennem kütüğü bunların. 

Sokağa çıkmasın. Peki neden? Estetik değilmiş. Estetik nedir? Kelime anlamıyla "Güzellik duygusuna uygun olan" demekmiş. Yani hamile kadın güzel değil. Göz zevkini bozuyor. Benim de göz zevkimi göbekli, sakallı, cüppeliler bozuyor. Ne yapıcaz o zaman. Herkesin güzellik kavramı farklı olduğuna göre kimse sokağa çıkmasın kardeşim o zaman. Herkes birilerinin göz zevkini bozuyor. Herkes birilerinin estetik anlayışına uygun değil. Sokağa çıkmak için kriterler belirlensin. Vücut yapısı o kriterlere uymayanlar çıkamasın. Ya da hadi biraz hoşgörülü olalım. Saat 22'den sonra çıksınlar ama etrafta dolanmasınlar. Arabayla işlerini halledip evlerine kapansınlar. Ne kadar hoşgörülüyüm allahım...


Bu son derece estetikten yoksun görüntüye biraz olsun estetik katmak için karnına çiçek tutan bir hamile :)

Devam edelim öbür cümleden. Çıkmak istiyorlarsa beylerinin otomobilleriyle akşamüzeri çıksınlar. Bak bak, beylerinin otomobili. Kadının bir otomobili olamayacağına göre, beyinin de mutlaka bir otomobili olacağına göre, eee daha ne, değil mi? Sorun yok. Bütün beylerin otomobilleri var şükür vatanımızda. Şöyle akşamüzeri bi saatte kapının önünden binersin beyinin otomobiline, ön sokak, arka sokak hooop ne güzel gezdin işte. Sonra çık yine evinde otur. Seni estetikten uzak, çirkin kuluçka makinesi seni. Dışarı çıkmak senin neyine.  

Diğer cümle; "kanatlısı, kanatsızı televizyonlarda. Bunun adı terbiyesizlik." Kanatlıdan kastedileni anlamayan yoktur sanırım. Bu hijyenik peddir. Çeşitli markalarda, çeşitli boy ve özellikleri olan hijyenik pedler. Dünya üzerindeki insan nüfusunun yarısından çoğunu oluşturan kadınların her ay düzenli olarak kullandıkları bir ihtiyaç malzemesinden bahsediyoruz. Her gün traş olan erkekler için satılan ve reklamı yapılan traş makinesi, traş losyonu ne kadar normal ve doğalsa, kadınlar için hijyenik ped reklamı yapılması da o kadar doğal sanki. Bana öyle geliyor yani. Bilmeyenler varsa söylüyorum, biz kadınlar her ay düzenli olarak kanıyoruzzzzz. 

Erkek çocukları bağrına çağrına, düğün dernekle sünnet edilir ve artık "erkek" oldukları vurgulanır. Doğru ya, dünyada, müslümanlardan başka "erkek" yok. Sünnetsiz oldukları için erkekten sayılmaz diğerleri. Düğün dernekle erkekliğe geçen erkeklerin aksine, biz kadınlar, çocukluktan kadınlığa sessiz geçeriz. Gerçek bir geçiş istiyorsanız bu erkeklerin sünneti değil, kadınların regl olmasıdır. Çünkü doğurganlığın başlamasıdır bu. Ama kadın olduğumuz için, iğrenç bir olay gibi karşılanır, kimseye söylenmez, utanılır. Biri çıksa da kızının regl olduğu gün düğün yapsa, ne güzel olurdu. 

Offf, off. Ne tuhaf bir organ değil mi beyin? Herkeste ne kadar farklı çalışıyor. Nasıl yapsak da herkes aynı şeyleri düşünse, aynı şeyleri istese, aynı şekilde yaşasa. Ne yapsak da birilerinin kafalarındaki olması gereken düzeni oturtsak.  O zaman hiç bir sorun kalmazdı. 

Hoşgörü nedir?

Sözlük anlamı : Müsamaha, tahammül, başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de yan tutmadan katlanma.

Her zaman duyarız "İslam, hoşgörü dinidir." Sizce öyle midir? 

Aynı zat, daha önce bir konuşmasında da şöyle buyurmuş:

"Boş görünün adı hoşgörü olmaz. Dolu olacak ki hoş olsun. Allah'ın razı olduğu fiiller vardır; hoştur. Razı olmadıklarını da mı hoş göreceğiz ?"


İşte kilit nokta burada yatıyor sanırım. Bu söyleme göre;
Hoşgörü sadece Allah'ın razı olduğu fiillere karşı geçerlidir. Peki Allah'ın razı olduğu filler nelerdir? Buna da kaynak tabi ki tektir, o da Kuran'dır. Peki, hristiyanlar için belirlenmiş olan fiiller nelerdir? Budistler, museviler, zerdüştler, mormonlar, cizvitler vs... Dünyada toplam 4.300 din ve mezhep bulunuyormuş.  Onları kim belirliyor. 4,300 din ve mezhep diyoruz. Sen bunlardan sadece biri olan İslam'dan ve kurallarından bahsediyorsun. Diğer din ve mezheplere inanan tüm dünya insanlarına karşı, onların inançlarına ve yaşayışlarına karşı, onların fiillerine karşı hoşgörü göstermek diye bir şey olamaz yani. İslam dininin bazı zihinlerde sorun yaratan kısmı işte burada başlıyor. Benim düşüncem doğru. Benim yaşayışım doğru. Benden olmayanı, benim gibi düşünmeyeni de benim gibi düşünmeye ve benim gibi yaşamaya zorlamalıyım. Allahuekber diye bağıran biri duyduğunuzda aklınıza ne geliyor? Tüm samimiyetimle söylüyorum benim aklıma kafa kesme, ciğer sökme, işkence, savaş, terör geliyor. Çünkü bunların hepsi allahuekber nidalarıyla yapılıyor. Bir insanı sokak ortasında yere yatırıp, kafasını kesen insan bunu allahuekber tezahuratları eşliğinde yapıyordu. Aynı şekilde Kaddafinin bi taraflarına demir sopa sokmaya çalışan adam da böyle bağırıyordu. Bu insanı öldürme sebebi ne? Onun düşündüğü gibi düşünmemek, onun inandığına inanmamak. Bu mudur hoşgörü? Bu mu hoşgörü dini? 




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...