10 Haziran 2013 Pazartesi

Kordon "Çapulcu Çadır Kampı" ve Buca - Kaynaklar Yürüyüş Parkuru

Cumartesi, tüm gün uyuduk. Abartmıyorum, sabah 11'de kalktık. Kahvaltı yaptık 1 saat. Sonra tekrar yattık. Saat 5'e kadar. Kalktık sersem gibi. Tekrar yemek yedik :) Gece de Gündoğdu meydanına çıktık. Çapulculara katılmaya :) Acayip şaşırdık, çünkü bir haftada inanılmaz değişiklik olmuş Kordon'da. Gündoğdu Meydanından sonrası bütün Kordon çadır dolmuş. Resmen bir Çadır Kent olmuş. İsmi de "Çapulcu Çadır Kampı". Üniversitelerin bahar şenlikleri gibi bir hava vardı. Tam bir karnaval havası. Tabi bu bizim bakış açımızdan böyle görünüyor sanırım. Kimilerine göre de, ahlaksız gençlerin kızlı erkekli çadırlarda kaldıkları, kafa kıyak dolaştıkları bir fuhuş yuvası. Bakıştan bakışa değişen bir durum tabi. Evet, şurası bir gerçek boş bira şişelerini toplasan ufak bir tepe oluşabilir, durum öyleydi. Ancak ben bunun da bir etki-tepki meselesi olduğunu düşünüyorum. İçip sapıtmış, sağa sola saldıran ya da onu bunu taciz eden hiç kimseyi görmedim. Aksine hepsi de okumuş, aklı başında gençlerdi. Bir tek polis görmedim ve hiç taşkınlık yapan da... 

Bu kadar zor mudur iktidar sahibi olunca karşıt görüşleri dinlemek, saygı duymak, anlamaya çalışmak... Onlar ve biz demek yerine, bu kadar insan neden ayaklandı, nasıl oldu da bu hale geldi bu olay diye düşünmek gerekmez miydi? Bir başbakana mahalle kavgasındaymışcasına kükremek mi yakışır, uzlaşmaya çalışmak mı? Son olaylara başbakanın verdiği tepkileri gördükçe, duydukça daha da endişeleniyorum. 

Pazar günü kahvaltı için Kaynaklar'a gittik. Sıkı bir kahvaltı yaptık ve gelmişken yürüyelim dedik. Tamam planlanmış bir yürüyüş değildi ama insan o parkura girmeden önce bir şişe su almayı da mı akıl etmez? 5 kişiden birinin bile aklına gelmez mi? Gelmedi :) Biraz yürüdükten sonra susayınca aklımıza geldi ama çok geçti tabii. Parkurun sonunda bir kaynak olduğunu duymuştuk ama ne kadar mesafede, nasıl bir yer hiçbir fikrimiz yoktu. Öyle bir belirsizlikte, sıcağın altında, susuz bi şekilde yürüdük, yürüdük, yürüdük. Birkaç kişi gördük karşıdan gelen, onlar da pes etmiş dönüyorlardı. Biz bulamadık dönüyoruz dediler. Ablam pes etti. Dönelim dedi. Oylamaya sunduk. 4 e karşı 1 kaybetti :) Ve yürüyüşe devam... Mutlu son yaklaşık yarım saat sonra geldi. Suyu bulduk. O nasıl güzel bir su, buz gibi. Fil gibi içtik desem yalan olmaz. Ormana doğru ilerleyince de müthiş bir doğayla karşılaştık. Yemyeşil ağaçlar, buz gibi akan su, mis gibi bir hava. Yarım saat kadar dinlendik. Sonra inişe geçtik. 2 saat kadar bir sürede çıktık, 40 dakikada indik. Yürümek isteyenlere önerim mutlaka bir şapka alın, güneş kremi sürün, SU ALIN :) 

Bezgin yürüyüşçülerden ablam, eniştem ve canım eşim ;


Bize eşlik eden manzara; 


Ve sonuç;




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...